Memeli hayvanların büyük bölümü karada yaşar. Fok, mors, balina ve yunus gibi denizde yaşayan memelilerde vardır. Denizde yaşayan memelilerin bir çoğu uzun süre suyun altında kalabilir. Ama bütün memeliler gibi onlarında akciğerlerin vardır ve hava solumaları gerekir. Bu yüzden zaman zaman suyun yüzeyine çıkarak soluk alırlar.
Balinalar ve yunuslar tıpkı balıklara benzediklerinden, birçok kişi onları da birer balık sanır. Oysa bunlar memeli hayvanlardır. Vücutlarında pul değil, kıllar vardır. Sıcakkanlıdırlar ve yavrularını anne sütüyle beslerler.
Yunuslar ve
musurlar gerçekte küçük birer balınadır. Yunus ile musur birbirine çok benzerler. O kadar ki, insanlar bu iki hayvanı çoğu kez karıştırır, musura da yunus der çıkarlar. Oysa, aralarında belirgin bir fark vardır. Burnu bir gagayı andıran yunus, sürekli gülümsüyormuş gibi görünür. Musurun burnu ise gaga gibi uzamamış, küt ve yuvarlak kalmıştır.
Foklar, denizaslanları ve morslar ise bir başka deniz memelisi grubundandır. Bu hayvanlar yüzgeç ayaklılar dıyla tanınırlar.
Gövdelerindeki yüzgece benzeyen uzantılar, gerçekte değişime uğramış birer ayaktır.
Bu deniz memelileri, önceki gruptan çok farklıdırlar. Zamanlarının çoğunu suda geçirseler bile istedikleri zaman akaraya çıkar, yüzgeç ayaklarının yardımıyla badi badi yürürler.
Galapagos denizaslanı karaya çıkınca, gövdesini yüzgeçayaklarıyla destekler.
Balina

Balina kocaman bir balığa benzer.Ama balık değil, memelidir. Bütün yaşamını suyun içinde geçirdiği halde o da bizim gibi hava soluyarak yaşar. Soluk alması gerektiğinde suyun yüzeyine ulaşamayacak olursa, boğulup ölebilir.
Balinalar genellikle pek derine dalmadan yüzer, başlarını düzenli aralıklarla suyun dışına çıkarıp soluk alırlar. Böylece kanlarına bol bol oksijen karışşır. Suya dalarken ciğerlerini hemen hemen tümüyle boşaltırlar. Ama kanlarındaki oksijen bir süre hiç soluk almadan suyun altında kalmaları için yeterlidir. Yeniden suyun yüzeyine çıktıklarında, soluk borularında kalmış olan çok az havayı bir ıslık sesi çıkararak başlarının üzerindeki bir delikten dışarı fışkırtırlar. Daha sonra, yeniden soluk alırlar.
Balinalar koku alamaz.Gözleri de pek iyi göremez. Ancak dokunma, tat alma ve işitme duyuları çok keskindir. Balinalar gıcırtıya benzeyen çığlıklar atarak birbirleriyle "konuşur." Bu çığlıkları çok uzaklardan duyabilirler. Balina çığlıklarının bir bölümünü de biz duyabiliriz. Ancak çıkardıkları bazı sesler insan kulağının duyamayacağı kadar tizdir. Bu sesleri yalnızca balinalar duyabilir.
Balinalar çok büyük oldukları için karınlarını da çok büyük yiyeceklerle doydukları sanılır. Oysa ev kadar büyük olan bir balinanın gırtlağı ancak bir portakalın geçebileceği kadar dardır! Mavi balina, çatalkuyruk balina ve kambur balina planktonlarla beslenir. Planktonlar, ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük hayvan ve bitkilerdir.
Et yiyen balinalar da vardır. Balina türlerinden
denizgergedanları ve
şişe burunlu balinalar balık, yengeç ve ıstakozla beslenirler. İspermeçet balinası balık, katil balina ise fok ve musur yer.