Et avcıları

Güneş yavaş yavaş alçalıyor. Aç bir dişi aslan kuru otların arasında gizlenerek ilerliyor. Altın rengi tüylerini günbatımının kızıl gölgeleri arasında fark etmek çok güç. Çevrede aynı biçimde gizlenen başka aslanlar da var.    Az ötede bir antilop sürüsü tehlikeden habersiz, huzur içinde otluyor. Aslan gövdesini iyice yere yapıştırmış, sessizce antiloplara yaklaşıyor. Antiloplar ise afiyetle otları çiğnemeyi sürdürüyorlar.    Birdenbire aslan, ok gibi fırlayarak sürüye dalıyor. Şaşkın antiloplar sağa sola kaçışıyor. Ancak dişi aslan, diğerleri kadar hızlı koşamayan genç bir antilobu gözüne kestirmiş bile. Bir anda genç antilobun üzerine atlıyor ve keskin dişlerini, güçlü pençelerini kullanarak hayvanı öldürüyor.    Et yiyen hayvanlara etçil denir. Etçiller acımasız ve tehlike görünseler de dünyamızın bu avcılara gereksinimi vardır. Önemli bir görev üstlenir etçiler. Bitki yiyerek beslenen hayvanların bir bölümü etçillerin kurbanı olmasa, sayıları önlenemez biçimde artacaktı. Bunlar da yaşadıkları bölgelerdeki bitkileri yiyip tüketecek, her yerin çöle dönmesine neden olacaklardı. Sonuçta yiyeceğin kalmadığı bir dünyada açlık nedeniyle bütün hayvanların varlığı tehlikeye düşecekti.    Etçiller avlandıkça karınlarını doyurmakla kalmaz, doğanın dengesini de korumuş olurlar. Uçan Memeliler
Çoğumuz yarasaların dünyanın en korkunç, en ürkütücü hayvanları olduğunu düşünürüz. Ama yarasaları yakıdan tanıyanların bu konudaki düşünceleri çabucak değişir.    Yarasalardan başka kanat çırpıp uçabilen memeli yoktur. Gövdeleri sık tüylü bir postla örtülüdür. Kanatları, iki kat halinde zar gibi ince deriden oluşmuştur. Kuşların kanatlarında, kanadın üst kenarı boyunca uzanan tek bir kemik dizisi bulunur. Yarasa kanadının içindeyse kol ve açık duran parmak kemikleri vardır. Kanat derisi kol kemikleri üzerine gerilmiş ve daha da güçlenmesi için bacaklara bağlanmıştır. Yarasa, kanatlarını el gibi kullanabildiği için, havada son derece ustalıkla hareketler yaparak uçar. Kuşlar bile uçarken yarasalar kadar değişik hareketler yapamazlar. Yarasa dinlenirken kanatlarını bir şemsiye gibi kapatır. Bazen de başını kanatlarının içine sokarak uyur.    Yarasalar karanlık mağaralarda, koloni adı verilen bir kalabalık kümeler halinde yaşarlar. Zamanlarının büyük bölümünü ayak parmaklarıyla bir yere tutunup baş aşağı sarkarak geçirirler.    Dişi yarasa doğum yapacağı zaman, baş aşağı sarkmak yerine kanatlarının ucundaki parmaklarıyla tüner. Kuyruk zarını da iki ayağı arasında gererek yavrusu için bir tür güvenlik ağı oluşturur. Yavru bu ağın içine doğar; doğumundan sonraki ilk günler boyunca annesinden hiç ayrılmaz. Annesi uçarken onun postuna sıkı sıkı tutunur.    Yarasa gündüz uyur, geceleri ortaya çıkar. Karanlıkta hiçbir engele çarpmadan kolaylıkla uçabilir. Bunun sırrı, uçarken sürekli çığlıklar atmasıdır. Karşısına bir engel çıktığında, attığı çığlıklar bu engele çarparak yankılanır. Yarasa yankıyı, duyarlı kulaklarıyla algılayıp karşısında bir engel olduğunu anlar. Engelin ne kadar uzak olduğunu da bu yankıdan kestirebilir. İşte bu yüzden yarasaların kulakları kocamandır.    Yarasa yiyeceğini de yine bu yankı sayesinde bulur. En çok sevdiği yiyecek gece kelebekleridir. Meyve yiyen yarasalar da vardır. Güney Amerika'da yaşayan ünlü vampir yarasa ise hayvanların kanlarını emerek beslenir.    Vampir yarasa da geceleri avlanır. Uyuyan bir hayvanın derisini keskin dişleriyle delip buradan sızan kanı içer. Avına öylesine sessizce sokulur ki kanını içtiği hayvan uykusundan uyanmaz bile.    Yarasa yaşamının önemli bölümünü ayak parmaklarıyla bir yere tutunarak baş aşağıı sarkarak geçirir.
Et avcıları Et avcıları Reviewed by Para Para on Haziran 12, 2019 Rating: 5
Blogger tarafından desteklenmektedir.